Rozetler ve Paralar Duvarda

4 Temmuz 2014 Cuma

Gezdiğim her yerden bu yakaya taktığımız rozetler var ya, he işte onlardan biriktirdim. Alınacak en pahalı şeylerden. Biraz tuzlu meretler. İlk zamanlar para bolken gittiğimiz yerlerden aldık. Sonlara doğru biraz zor olsa da mecbur ne yapacaksın. Başladık bir kere.

Sırasıyla; en üstteki ikisi Riga ve Latvia. Eee tabi o kadar yaşamışlık var. Artık 2. memleketimiz sayılır. Onlar en üste. Sonra Roma, Venedik, Krakow, Varşova, Helsinki, Oslo, Stockholm, Barcelona, Vienna, Budapeşte, Moskova, St.Petersburg, Kaliningrad, Bratislava, Talinn ve Vilnius. Hepsini tek tek özenle biriktirdim. Tabi döner dönmez ikl iş mahallemizin deli camcısına gidip çerçevelettim. Lakin bu kadar pahalı tutacağını bilmiyordum. 30 lira tuttu meret. :(


LAT

Şimdi siz erasmus için Riga'ya gidecek olanlar, Lat nedir bilmeyeceksiniz. Benim ilk dönemimde yaklaşık 5 ay Lat geçiyordu ülkede. 1 Lat = 4 TL ediyor. Düşen bozuklukların bile peşinden nasıl gittiğimizi anlatamam. Sonra 2014 ile beraber € ya geçildi. Bize de geçirdiler tabi. € oldu 3.1 TL. Çok zor günlerdi. Vodka'yı bile dandik marka içmek zorunda kalmıştım :( 

Sadede gel dersen, işte ben de bu Lat'lar piyasadan kalkmadan saklayabildiğimi sakladım. Malum öğrenciyiz. Saklayabildiğim en büyük bara 5 Lat. Sanırım onu da saklayan tek öğrenci benimdir. Fotoğrafdakiler toplam 22 Tl civarında ediyor. İyi para. 15 tane bira alırsın bu paraya Riga'da. Tabloda bozukluklardan sadece 2 Lat eksik. Onu da nasıl unuttuysam. Lanet olsun, sebebi neydi ki :( 

Erasmus bitti. Eve dönüş

2 Temmuz 2014 Çarşamba

Yaklaşık 10 aylık erasmus macerası bitti. Her zaman olduğu gibi en zor olanlar dönüşler. Sonları hiç sevmiyorum kahretsin. Hep bir ızdırap hep bir telaş. St. Petersburg, Moskova, Barcelona, Roma, Venedik, Viena, Bratislava, Budapeşte, Krakow ve Varşova'dan ( Gezilerle ilgili yazıyı hazırlıyorum ) oluşan geziyi bitirip dönüş için hazırlıklara başladım.
Türkiye'ye döneli yaklaşık iki hafta oluyor. Anca zaman bulup yazabildim.
Son hafta evde tadilat vardı. Ev her gün şantiye gibiydi. Arıca koca evde toplam 3 kişi kaldık. Tam ayrılık modu.
Koca sene haftanın 5 akşamı dışarıda geçince dönüş zamanı artık tam olarak dibe vurmak istiyorsun. Son zamanlar hep geceleri dışarı çıkar olduk. Her gece her gece son gece son gece diye son hiç gelmedi. Ama bi akşam mecbur son geldi. Hele bir akşam cidden 1 yılın en sarhoş gecesini geçirmiş olabilirim. Absinth, absinth...
Artık bir zamandan sonra Türkiye'ye dönüp planlarına odaklanmak isteyip, güzel yemekler hayal edip dursanız da, o kadar yaşanmışlığı bırakıp geri gitmek çok zor geliyor. Her sokak, her insan, her yaşanmışlık belkide bir daha geri dönemeyeceğini bile bile arkada bırakılıyor. İşte zor olan bu. Kahrolası vize gerekmese belki dönersin geri ama nerdee.
Her adım başı önünüze çıkıp " sigareettt" diyen evsizleri, her gecenin sabahında mcDonalds'dan aldığım cheeseburger'i, kışın götümüzü donduran -20 dereceleri, bitmek bilmeyen yağmurları hepsini özleyeceğim. ,

O kadar çok şey yaşandı ki onları unutmak imkansız. Resimlere her baktığımda her şey aklıma geliyor. Bir fena oluyorum.
Neyse ağlamayacağım. En iyi bavul hazırlayayım. En nefret ettiğim şeylerden biridir şu bavul mevzusu. Bir de benim gibi eşek yüküyle eşyanız varsa. Bir de bilirsiniz 30 kg üzeri her kilo için 7€ alıyor THY. Günlerce bunu düşündüm. Nasıl daha az kilo çıkarırım diye bavul hazırlarken mühendislik yaptım. Ama bi şeye yaramadı. Bavulları verirken bir baktım o da ne? 41kg. Tamı tamına 41. 11x7=77 € oha. Ama Gittim parayı ödemeye adam 56€ aldı. O hale hale geldim ki 150 lira extra bagaj ücreti verince mutlu oldum.

Artık riga'da son zamanlar. Mutlu muyum, üzgün müyüm karar veremedim. Atladık uçağa iş bitti sonunda. O ayrılık stresinden kurtulduğum için mutlluydum. Bir de evde beni bekleyen çiğ köfte dürümler için. Haydi Riga kendine iyi bak.